Özelliksiz bir saç traşı, kassız kollar, çırpı gibi bir çift bacak ve üzerinde yarıya kadar inmiş ancak bunu özellikle yapmadığı belli olan futbol çorapları... Müller'e bakınca modern dünyanın özendirdiği futbolculara ait hiçbir emare görmüyorsunuz. Ne dövmeleri, ne küpeleri, ne de çocukların taklit edeceği bir saç kesimi var. 30 yaşındaki futbolcuyla eşi, ikisi de 17 yaşındayken tanıştı ve hala birlikteler. Instagram hesabındaki futbolla ilgili paylaşımlarını ve 7,5 milyonluk takipçi sayısını görmezden gelirseniz sıradan bir genç adamdan ötesine geçemezsiniz.
Bavyera'da doğdu ve 10 yaşındayken, 1 yılda 120 gol attığı köy takımından Bayern Münih altyapısına transfer edildi. Doğduğundan bu yana Bavyera'da yaşıyor. Babası, Almanya denince akla gelen ilk araba markalarından bir tanesinin fabrikasında çalışıyor ve soyisimleri Almanya'da en çok kullanılanlardan. Peki her şeyi sıradan ve düz olan bu adam nasıl oluyor da eşsiz bir futbolcu olabiliyor?
Thomas Müller, Almanya'nın temsil ettiği zannedilen her şeyin aksine bir figür. Futbolu da öyle. O, Kahn, Effenberg, Beckenbauer, Mesut Özil ve hatta soyadaşı Gerd Müller de dahil futbollarıyla farklı şekillerde agresyon, gösteriş, estetik, şıklık ya da elegantlık sergileyen futbolcuların aksine basit ve sade... Müller'in mükemmel pasları, mükemmel golleri yok. Oynadığı belli bir mevkii bile yok. Onun pozisyonu için 'Raumdeuter' tabiri üretildi. Nasıl tercüme edileceği hala tartışma konusu. 2011 yılındaki bir röportajında kendisi için bu ifadeyi kullanmıştı. Onu bir 'alan değerlendiricisi' olarak tanımlayabiliriz: Yani 'Nerede boş alan varsa, orada oynarım' diyordu.
Thomas Müller en kolay golleri atıyor, forvetler tarafından kaçırılmayacak asistler veriyor. Onu müthiş bir atağın boşa gittiğini düşündüğünüz anda topa son anda dokunup gol yapan oyuncu olarak görebilirsiniz. Vücut yapısı, koşması ya da top kontrolü, Almanların dünya üzerinde kurmaya çalıştığı estetik anlayışına hiç uygun değil. Ama sonucunda Thomas Müller mükemmel bir futbolcu. Futbol harekette alan, kararda an oyunu. Alanlarda boşluk yaratırsınız ve o an gelince de BAM!. Tam da bu yüzden Barcelona'nın yıllarca sergilediği meşhur futbola 'uzay' değil, 'boşluk' anlamına gelen 'space'i kullanarak 'space football' deniyordu. Alanları ve anları bilen oyuncular mükemmele ulaşıyor. Tıpkı Thomas Müller gibi...
Louis van Gaal, Heynckes, Guardiola, Ancelotti, Flick ve milli takımda Löw. Hiçbiri ondan vazgeçmedi. Tek sorun yaşadığı teknik direktör Kovac'tı. Herhalde onu da Bayern Münih'in en iyi hocası olarak anmıyorlardır. 2009 yılında Bayern A takımı ile oynamaya başladı ve o sezonun sonunda, 2010 yazında düzenlenen Dünya Kupası'nda gol kralı oldu ama kimse onu 'Dünya Kupası Gol Kralı' olarak hatırlamıyordur. Öte yandan Alman tarihinin en çok gol atan ilk 10 futbolcusundan biri. Listenin 3. sırasındaki Podolski ile aralarında sadece 10 gol var ve onun dışında ilk 10'da yer alıp aktif futbol oynayan tek isim de 35 yaşındaki Podolski...
İngilizcedeki 'less is more' sözü, insanların abartıdan uzaklaşıp minimalizme yakınlaştığı modern dünyada sıkça kullanılır. Meşhur sözlüklerin çevirisiyle; 'Az ama öz' diyelim. Thomas Müller de bu sözün futboldaki karşılığı gibi. Bir futbolcudan istediğiniz her şeye sahip: Gol atıyor (Bu yazının yazıldığı günlerde sadece kulüp takımlarında 250'ye yakın), asist yapıyor (200'e yakın), 5 farklı pozisyonda oynayabiliyor, kaptanlık yapabiliyor, penaltı atabiliyor. Tüm bunları yaparken de gülümsemesini hiç kaybetmiyor. Kan ter içinde kaldığı maçın ardından bile, annesinin yaptığı bir tabak lezzetli eintopf yemiş kadar mutlu görünüyor.
Sade ama şık. Gösterişsiz ama işlevsel. Basit ama mükemmel. Thomas Müller, bir futbolcuda olmaması gereken hiçbir şeye sahip değil...
